Afetlerden en çok çocuklar etkileniyor

Nazilli Bahçeşehir Koleji Rehber Öğretmeni Gamze Peker, ülkemizde yaşanan yangın ve doğal afetlerin çocuklar üzerinde doğrudan ya da dolaylı yollarla travmatik etkiler bıraktığını ifade etti.

TAKİP ET

Türkiye'de son yaşanan yangın felaketi ve diğer yaşanan doğal afetlerden en çok etkilenen çocuklar oldu. Çocuklar, travmatik etkiler bırakan felaketlere en çok dijital dünyanın etkisi ile istemeden de olsa maruz kalıyor ve tanıklık ediyorlar.

“ÇOCUKLAR KONUŞULAN HER ŞEYİ NORMALLEŞTİRİR”

Konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Nazilli Bahçeşehir Koleji Rehber Öğretmeni Gamze Peker, yangın, deprem ve diğer doğal afetler sonrasında insanlar psikolojik travma yaşayabileceğini ifade etti. Peker, çocukların dijital dünyanın (TV, Bilgisayar, Telefon, Sosyal Medya) etkisi ile istemeden de olsa afetlere maruz kalıp tanıklık ettiklerini ifade ederek, “Böylelikle çocuklar travmatik tepkiler gösterebilir. Aynı travmaya maruz kalan çocukların tepkileri farklı olabilir. Kaygılanan, korkan, üzülen çocukların bazıları konuşmayı seçerken bazı çocuklar içe kapanabilir, bu tepkilerin hepsi doğal ve beklenendir. Israrcı olmadan çocukların soruları için zaman ve ortam yaratın. Çocuklar hazır olana kadar konuşmaya zorlamayın. Onları anlamaya çalışarak ilgilenmeye devam edin. Güvende olduklarını ve anlaşıldıklarını hissettiklerinde duygu ve düşüncelerini ifade edeceklerdir. Konuşmak istediklerinde üstün körü geçmeyin. Dikkatinizi verin çocuğun anlayabileceği yalınlıkta yaşına ve anlayış düzeyine uygun hale getirin. Fazla bilgiyle onu boğmayın, onlara dürüst cevaplar verin. Bazı bilgileri kabul etmek, inanmak zor olabilir. Aynı soruyu defalarca sormak, çocuğunuzun güvence isteme yöntemi olabilir. Güvende olduklarını onlara ifade edin. Unutmayın çocuklar konuşulan her şeyi normalleştirirler ve normalleştirilen sorunlar baş edilebilir hale gelir” dedi.

“ÇOCUKLARIN DİLİ OYUNDUR”

Peker, “Kendini açmakta zorlanan çocuklarla oyun oynayın, resim çizin, drama çalışmaları yapın ve kuklalardan faydalanın. Gelelim kendimize; kendi duygu ve düşüncelerimizi abartılı, korkutucu ve felaketleştirici bir şekilde çocuklara yansıtmayın. Unutmayın ki duygular bulaşıcıdır. Dolaylı duyguyla çocuklarımıza geçer. Sakin kalmaya çalışın ve daha yapıcı, olumlu ve umut aşılayan konuşmalar yapın. Travmatik olaylarda rutinin devam etmesi çok önemlidir. Elbette şartlar bakımından bu pek mümkün görünmese de elinizden gelen uygun ortamı oluşturun. Mesela ailelerin birbirilerine sevgi ve şefkatle davrandıkları bilinmektedir. Bazı aileler sevgilerin sözle, bazıları birbirlerine sarılarak, öperek, bazıları ise birbirlerine yardımcı olarak ve diğerlerini memnun edecek işler yaparak gösterebilirler. Bazen anne-babalar çocuklarının iyiliğini düşünerek travmatik bir olaydan sonra çocuklarını bir süreliğine akraba veya tanıdığın yanına göndermek isteyebilirler. Önemli olan aile bireylerinin mümkün olduğunca birlikte kalmasıdır. Kendi endişeleriniz nedeniyle çocuklarla yangın konusunda çok fazlada konuşmayın, devamlı gündemde tutmayın. Çocuğun stresle ortaya çıkan fiziksel ağrı ve şikayetleri baş gösterebilir dikkat edin. Bu tip durumlarda anahtar kelime ‘Güven Vermek- Destek Olmak'tır. Artık güvende olduklarını çocukların bu konudaki şüphe ve endişelerini giderin. Meydana gelebilecek bir tehlikeden onları korumak için gerekli önlemler aldığınızı hatırlatın. Afet durumlarında toplumsal çabanın bir parçası olmak; duyarlılığın artmasına, empatinin gelişmesine ve ruh sağlığının korunmasına katkı sağlar. Bu nedenle ebeveynlerin çocukların yaşı ve gücü oranında katkı sağlamalarına liderlik etmeleri önemlidir. Travma ya da kayıplarla karşılaşılan çocuklar, daha yoğun tepkiler gösterebilirler. Bu çocukların ekstra destek ve ilgiye ihtiyaç duyabilir. Bu tip durumlarda mutlaka uzman desteği alınmalıdır” ifadelerini kullandı.

Bakmadan Geçme